İdiotlaşan Toplum ve Suça Sürüklenen Çocuk
Bora Tüfekli yazdı: Antik Yunan’dan Modern Zamanlara: İdiotlaşan Toplum ve Suça Sürüklenen Çocuk

BORA TÜFEKLİ
bora_tufekli@hotmail.com - 05548730349Siyaset, ekonomi, toplumsal yaşam, liyakat, rüşvet, yolsuzluk, yoksulluk, kadın cinayetleri, hayvan hakları, çocuk işçiler, tarım, özerk üniversite, suça sürüklenen çocuk, kentsel dönüşüm, rantsal bölüşüm… Nereye baksan sorunlar yumağı.
Zaman zaman dilimiz döndüğünce aklımız erdiğince yazmaya, konuşmaya çalışıyoruz. Ama her kelamdan sonra “Sen mi kurtaracaksın memleketi? Bu milletten adam olmaz” yakınmaları ve Silivri soğuktur uyarıları.
Silivri uyarısını bilmem ama memleket sorunlarına el değmemek tutumu Antik Yunan’da da varmış. Antik Yunan’da “idiot” kelimesi, bugün kullandığımız anlamıyla “akılsız” ya da “aptal” demek değildi.
Yunanca idiotes, kamusal alandan geri çekilip yalnızca kendi özel hayatıyla ilgilenen yurttaşı anlatıyordu. Polis’in yani şehrin işlerine, ortak meselelerin tartışıldığı agoraya katılmayan, yalnızca kendi evinin sınırlarında yaşayan insan…
Antik Yunanlılar için bu, bir eksiklikti; çünkü yurttaş olmanın değeri, ortak akla katılmaktan geçiyordu. Başka bir deyişle, idiot, kolektif hayatın dışında kalmayı seçen kişiydi.
Bugün ise bu kavram, farklı bir dönüşümle karşımızda. Modern toplumlarda “idiot” dendiğinde akla dar görüşlü, cehalete gömülmüş ya da kolay manipüle edilen hatta toplamında aptal birey gelir. Ama dikkat edersek, özündeki anlam pek de değişmiş değil. Toplumun ortak meselelerine katılmayan, kamusal aklı önemsemeyen, sorumluluk yerine tüketimi seçen birey…
Eski Yunan’ın idiotes’i ile bugünün “idiotu” arasında düşündüğümüzden daha güçlü bir akrabalık var.
Peki, toplumu ‘idiotlaştıran’ şey ne?
Neil Postman’ın konuya bağlanabilecek çarpıcı tespitleri var. “Televizyon: Öldüren Eğlence” adlı eserinde Postman, televizyonun kamusal hayatı bir eğlence formuna indirgediğini söyler. Televizyon ekranında siyaset, din, eğitim hatta haberler bile “şov”un bir parçasına dönüşür. Tartışma değil gösteri, bilgi değil görsellik, içerik değil imaj ön plana çıkar.
Bu da yurttaşları, tıpkı Antik Yunan’daki gibi, kamusal akıldan kopuk hale getirir. Ancak fark şudur: Antik Yunan’daki idiot, bilinçli bir geri çekilmenin sonucuydu; modern idiot ise çoğu kez farkında olmadan, eğlence bombardımanının ortasında kamusal sorumluluktan uzaklaşıyor.
“Kitle” kavramı, en kaba tanımıyla birbirini tanımayan, dağınık, anonim bireyleri ifade eder. Kitleye yönelik iletişim genellikle tek yönlüdür; yani birey pasif bir alıcıdır. Bu pasiflik, idiotlaşmanın da en temel zeminidir.
Dolayısıyla kitle kültürü toplumu edilgenleştiriyor ve eleştirel düşünme yetisini köreltiyor. Modern toplumda kamusal alan giderek çürüyor ve bu çürüme medyanın yurttaşı tartışan, yorumlayan bir aktör olmaktan çıkarıp, sadece tüketen bir ‘idiot’ haline getiriyor. İşte günümüz toplumu bu araçlarla hızla idiotlaştırılıyor.
Bugün elimizde televizyonun ötesinde, sayısız ekran var. Akıllı telefonlar, sosyal medya platformları, kaydır kaydır bitmeyen içerikler…
Bir zamanlar agoraya çıkmayan yurttaş “idiot” sayılırdı. Bugün, sonsuz dijital agorada dolaşmasına rağmen hiçbir kamusal tartışmaya katılmayan, yalnızca tüketen bireyler aynı sıfatı hak ediyor belki de…
Postman’ın dediği gibi, “eğlenceli bir şekilde ölüyoruz.”
Belki de bugünün asıl sorusu şu: Modern iletişim araçlarının sunduğu bu devasa bağlantı imkânı içinde, gerçekten yurttaş kalabiliyor muyuz, yoksa yalnızca iyi paketlenmiş birer “idiot”a mı dönüşüyoruz?
Sanki modern çağ bize yeni bir sıfat kondurdu: İdiot Yurttaş!
İdiotlaşan toplumun en ağır faturasını ise çocuklar ödüyor. Son günlerce sık sık gündeme gelen ‘Suça Sürüklenen Çocuk’ kavramına da bu pencereden bakmak hata olmaz. Çocuk suça sürükleniyor, tamam da çocuğu suça kim sürüklüyor? Çeteler, mafya, akran zorbalığı ya da hepsi…
Ama fotoğrafın bütününe baktığımız zaman kavramın doğru yazılışı belki de “Toplumun Suça Sürüklediği Çocuk” olmalı.
Hatta “İdiotlaşan toplumun suça sürüklediği çocuk”