Saldırıya Uğruyoruz: MİKROAGRESYON ŞİDDETİ

Bu hafta neredeyse hepimizin başına gelen, bize ciddi zararlar verebildiği halde -suç sayılmadığından olsa gerek- hafife alınan ve toplumda henüz yeterli farkındalık seviyesine ulaşmamış bir şiddet türünü enine boyuna konuşalım istiyorum. Farkındalığımızın olmaması bunu yaşıyor ve sonuçlarından da etkileniyor olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor elbette.

Mikroagresyonlar “Bilinçli ya da bilinç dışının etkileriyle hedefteki kişiyi incitici sözler, davranışlar ve ifadelerdir.” şeklinde tanımlanabiliyor olsa da hem nedenleri hem sonuçları bakımından çok daha geniş anlamlarla ele alınması gereken bir şiddet türüdür aslında. Hem de en az fiziksel şiddet kadar, hatta bazen ondan da fazla hasar ve yıkıma sebep olabilen bir şiddet.

Şunlardan biriyle karşılaşmayanımız var mı?

Yolda bir tanıdığımızla karşılaşıyoruz:
-Aaa kilo almışsın! Yakışmış ama.
-Bebekle mi çıktın? Bırakacak kimse yok muydu? Kaç kilo bu? Küçük sanki.
-Çok solgun görünüyorsun.

İşimizi bırakıyoruz:
-Sen de hemen pes mi ettin?
-İyi zaten pek kazanamıyordun.
-Artık eli yüzü düzgün bir iş bulursun.

Güzel bir haber veriyoruz:
-Sessizlik, burun kıvırma, kusur tarama, bulma ve kötüleme.

İNCİTİCİ OLMAK YERİNE İNCELİĞİ, ŞİDDET DİLİ YERİNE SEVGİ DİLİ VE YÜREKLENDİRMEYİ TERCİH EDECEĞİZ.
Nasılsın diye sormak, daha iyisini yapabileceğine inandığını söylemek gibi normal tepki ve yaklaşımlar yerine karşı tarafın kişiliğine saldırı sayılabilecek söylemlerde bulunmak hakaret ya da fiziksel saldırı içermiyor oluşuyla cezaya tabii değil fakat bu masum bir davranış olduğu anlamına gelmiyor elbette. Her doğrunun, her etiğin hukuk kitaplarında yazmıyor olduğunu biliyor, ahlaki değerlerimize uygun hayatlar yaşıyoruz ve kendi muamelemize göre saygın ve nazik yaklaşımları medeni insanlar olarak tabii ki hakediyoruz.
Peki neden nitelikli bir iletişim yerine incitme amaçlı söylemler tercih ediliyor? Hedefteki kişinin özgüven ve özdeğer kaybı hissetmesinin kendi  özdeğersizlik hislerini bastıracağını, baş edemediği kıskançlık duygularının bununla hafifletebileceğini umuyor bence kişi. Neden bir başkasının incinmesi istenir ki başka?

Psikolog Hakan Demir sorularımızı yanıtladı.
Mikroagresyonlar nedir? Nelere sebep olur? 

-”Merhaba Serçin Hanım. Mikroagresyonlar genelde çok belli etmeden kişiyi kötü hissettirmeye, dışlamaya yönelik söz ve davranışlarla bulunmak anlamına gelen bir şiddet türüdür.

Örneğin kişiye nereli olduğunu sorup cevabını aldıktan sonra oranın insanları sert olur yorumunda bulunmak gibi. Burda kişi incitme amacı gütmemiş olsa bile muhattabı kendini baskı altında hissedip stres yaşayabilir.

Bunun yanında örneğin bulunulan ortamda belli ideolojik yapı hakimse azınlıkta kalan kişiye yönelik kötü hissettirici söz ve davranışlardan söz edebiliriz. Ya da azınlık bir ırk, mezhep, inanca yönelik olabilir.

Bir kamu kurumunda çalışanın kırsal kesimden olduğunu düşündüğü birine sen ben diliyle küçümseyici yaklaşımı, daha kentli, elit, zengin vs gördüğü kişiyle onun yanında daha saygın yaklaşımlarda bulunması gibi.

Bunlar sadece sözlerle sınırlı değil elbette. Göz devirmek, küçümseyici bir ifadeyle bakmak, burun kıvırmak gibi jest ve mimiklerle de bu şiddete maruz kalınabiliyor. 

Bu mikroagresyonlara maruz kalan bireyler belli bir süre sonra özgüven sorunları yaşayabiliyor, anksiyete bozuklukları ortaya çıkabiliyor, stresle başa çıkmakta sorun yaşamaktan kaynaklı fiziksel sorunlar da yaşanabiliyor. (Gastrit, ülser, baş ağrıları,eklem rahatsızlıkları) Öte yandan özgüven ve stres kaynaklı sorunlar yaşayan birey bu sorunların bir yan sonucu olarak sosyal ve ikili ilişkilerinde bozulmalarla karşı karşıya kalabiliyor.”

Kibarlık, zarafet ve güzellikle dolu ruhlarımızın hep benzerleriyle karşılaşmasını ve herkesin farkındalık kazanarak şiddetten uzaklaşıp güzelleşmesini diliyorum. Haftanız çok mutlu geçsin :)