Bugün Birilerinin En Mutlu Günü

Mutlu olmak konusundaki beceriksizliğimizden midir, yoksa görgüsüzlükten mi bilinmez; ama birilerinin en mutlu günü söz konusuysa, sevinmek için, mutlu olmak için her şeyi yapmak mübah sayılıyor.

Yaşam Yayın: 20 Temmuz 2025 - Pazar - Güncelleme: 20.07.2025 15:15:00
Editör -
Okuma Süresi: 4 dk.
Google News

 “Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldanmadan durdum
Sonra saygıyla toprağa oturdum
Dayadım sırtımı duvara
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım.”

Nazım Hikmet, 1938 yılında Ankara Merkez Komutanlığı Cezaevi'nde dökmüş yüreğinden süzerek bu dizeleri…

Yıl 2025… Saygıyla oturacak toprak kalmadı neredeyse. Çarpık imar planları, çarpık kentleşme derken betonlar arasında boğulduk.

Toprak, güneş ve biz... Ne yazık ki bahtiyar değiliz.

Toprak ağlıyor; zeytin ağaçları ağlıyor, ormanlar alevlerin arasından döküyor gözyaşını…
Güneş ağlıyor; doğanın ötesinde evrene verdiğimiz zarar, güneşi bile ağlatıyor artık. Ozon tabakası deliniyor insan eliyle. Güneşten bahtiyar olan insan, artık ondan korunmak zorunda.

Ve biz...

Her şeye rağmen, bir pazar günü; hafta içinin temposunu düşürüp rahatlamak, dinlenmek, zihnimizi dinginleştirmek isterken… Ardı arkası kesilmeyen, korna sesleriyle irkiliyoruz.

Çünkü bugün birilerinin ‘en mutlu günü’.
Ya ‘bir ömür boyu mutluluğa’ (boşanma oranlarına bakınca ne kadar gerçekçi, tartışılır) evet diyecekler...
Ya da birilerinin ‘aslan’ oğlu ‘erkekliğe’ ilk adımı atacak. (Erkek çocuklara yüklenen bu “erkekliğe adım” meselesi de yıllar içinde çoğu zaman bir kabusa dönüşüyor, o da ayrı bir konu.)

Anlayacağınız, düğünümüz var. Eğleneceğiz çılgınlar gibi.
Konvoylar düzenleyecek, arabalarımıza patinajlar çektirecek, lastikleri dumanlar çıkararak yakacak, kornaları kulak sağır edilene kadar çalacağız. Sizin hasta olmanız, yorgun olmanız, dinleniyor olmanız umurumuzda değil. Bugün birilerinin en mutlu günü çünkü.

“Ne var canım, iki dakika tahammül ediverin.”

Hem daha konvoyların önünü canları pahasına kesen çocuklara içi boş zarflar da vereceğiz.
Sonra meşaleler yakacağız, tozu dumana katacağız; havai fişekler atacağız, namımıza yakışacak şekilde. En yükseğe, en uzağa, en çok parlayana… Kuşlara, doğaya zarar vereceğiz belki ama abartmaya gerek yok. Ne diyordu büyüklerimiz: “Bir kereden bir şey olmaz.”

Neyse işte, bugün pazar ve bugün birilerinin en mutlu günü.
Mutlu olmak konusundaki beceriksizliğimizden midir, yoksa görgüsüzlükten mi bilinmez; ama birilerinin en mutlu günü söz konusuysa, sevinmek için, mutlu olmak için her şeyi yapmak mübah sayılıyor.

Zira mutluluk, Machiavelli’nin iktidar tutkunu siyasetçileri gibidir.
Nasıl ki onlar için iktidarda kalmak adına her yol mubahsa, birilerinin mutluluğunu sergilemesi için de her yol mubahtır.

Pazar pazar kafa şişirmeyelim elbette.
İl Hıfzıssıhha Kurulu geçtiğimiz günlerde beden sağlığımız için yerinde bir karar aldı: Isparta’da artık düğün yemekleri, öyle herkesin aynı kazana kaşık salladığı şekilde yapılamayacak. Tabldot sistemi zorunlu oldu.

Darısı, sokak düğünlerinin, düğün konvoylarının ve korna festivallerinin başına...

İyi, huzurlu ve gürültüsüz pazarlar.

TÜM YAZILAR İÇİN TIKLAYIN 

Video
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.