Şiddetin gölgesinde…
Ruzin Azerhan Yazdı: Şiddetin Gölgesinde... / "Korku, acı, çaresizlik… “Ben iyiyim” demek zorunda bırakılmış kadınlar ve çocuklar…"
Bir kadın gözyaşlarını sildiği yastığına bakar, bir çocuk korkuyla uyanır uykusundan... Her gün binlerce evin içinde bir yerlerde bu sessiz çığlıklar yankılanır. Her biri duyulmamış bir hikâye, anlatılmamış bir acı, henüz kapanmamış bir yara…
Korku, acı, çaresizlik… “Ben iyiyim” demek zorunda bırakılmış kadınlar ve çocuklar… Aslında ne kadar da iyisiz şiddetin ve istismarın gölgesinde, bu dünyada var olabilmek için sessizce savaşırlar.
Şiddetin Gölgesinde: Türkiye'de Şiddet ve İstismar Gerçeği
İstatistikler gösteriyor ki Türkiye'de şiddet ve istismar, toplumun her kesiminde her gün yaşanan ciddi bir gerçeklik. Türkiye'de şiddet ve çocuk istismarı, 2024'te de gündemin en önemli meselelerinden biri olmayı sürdürüyor. Her geçen gün manşetlerde şiddet ve istismar vakalarıyla karşılaşıyoruz. Her bir haber, toplumumuzun kanayan yarasına yeni bir tuz basıyor. Şiddet artık haberlere sığmıyor.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET: BİR PANDEMİ GİBİ YAYILIYOR
2024 verilerine göre Türkiye’de kadına yönelik şiddet vakaları hâlâ ürkütücü boyutlarda. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın raporlarına göre, bu yılın ilk yarısında 400’den fazla kadın cinayeti gerçekleşti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ise her ay ortalama 30-35 kadının öldürüldüğünü raporluyor. Bu sayılar sadece buzdağının görünen kısmı; çünkü pek çok şiddet vakası, utanç, korku ve sosyal baskı nedeniyle rapor edilmiyor.
ÇOCUKLAR; İSTİSMARIN MASUM YÜZLERİ
Çocuklar da şiddetin ve istismarın mağdurları arasında yer alıyor. Adalet Bakanlığı'nın Nisan 2024'te yayınladığı "Adalet İstatistikleri 2023" raporuna göre, "çocukların cinsel istismarı" iddiası ile 2023 yılında 40 bin 713 yeni dosya açıldı. 2024’te yine onlarca kadın öldürüldü, binlerce çocuk istismar edildi.
NEDEN BU DURUMDAYIZ?
Şiddet ve çocuk istismarı vakalarının artmasının arkasında çok katmanlı sebepler yatıyor. Değerlerin ve geleneksel cinsiyet rollerinin hâkim olduğu bir toplum yapısı, kadına ve çocuklara yönelik şiddeti besliyor. Ayrıca ekonomik sıkıntılar, eğitimsizlik, Hukuki Yetersizlikler ve Uygulama Eksiklikler ve psikolojik sorunlar da şiddet döngüsünü körüklüyor. Mevcut yasalar şiddet ve istismar vakalarını cezalandırmak için yeterli gibi görünse de, uygulamada ciddi eksiklikler bulunuyor. Şiddet mağdurları için yeterli sığınma evi, psikolojik destek ve hukuki yardım sağlanamıyor.
ÇÖZÜM NEREDE?
Türkiye’de şiddet ve istismar sorunu, hepimizin gözünü açması gereken bir gerçekliktir. Bu sorunun çözümü, sadece yasaların değil, toplumsal farkındalığın, eğitimin, sivil toplum kuruluşlarının aktif katılımının ve her bir bireyin çabasının bir araya gelmesiyle mümkündür.
Yasalar, şiddeti önlemek için önemli araçlardır, yasal çerçeveler güçlendirilmeli ve yasaların etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalıdır. Özellikle, mahkemelerin ve emniyet güçlerinin koordinasyonu artırılmalı, şiddet mağdurlarına yönelik koruma tedbirleri hızlandırılmalı, uygulamadaki yetersizlikler tespit edilerek hızlıca düzeltilmelidir... Örneğin, 6284 sayılı Kanun, kadına yönelik şiddeti önlemeyi amaçlasa da, pratikte birçok eksiklik ve ihmal söz konusu. Mahkemeler ve emniyet güçleri arasında yaşanan koordinasyon eksiklikleri, şiddet mağdurlarının korunmasını zorlaştırıyor. Gördük, görüyoruz.
Diğer yandan, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki farkındalığın artırılması şart. Eğitim sistemi, şiddetin ve cinsiyet ayrımcılığının kabul edilemez olduğunu çocuklara öğretmeli; medya ve popüler kültür ise şiddeti romantize etmek yerine, gerçek yüzünü gösterebilmelidir. :Medya ve sivil toplum kuruluşları, şiddet ve istismar konusunda toplumda farkındalık oluşturmalıdır. Kamu spotları, belgeseller ( gecenin bir yarısı değil, prime time denilen o izlenirliğin yüksek olduğu zamanlarda)ve sosyal medya kampanyaları ile şiddetin her türü kınanmalı ve mağdurlara destek olunmalıdır. Çocukların dijital dünyada güvende olmalarını sağlamak için ebeveynler ve eğitimciler bilinçlendirilmelidir. Çocukların haklarını koruyan mekanizmalar ve çocuk dostu adalet sistemleri geliştirilmelidir.
Bu sayıların sadece rakamlar değil, ardında birer insan var. Kaç kadın sessiz çığlıklar atarak yaşamaya çalışıyor? Bir yerlerde kaç çocuk daha henüz anlayamadığı davranışlardan korkarak minicik yüreğinde korkular büyütüyor? Belki sizin komşunuz, belki her gün aynı otobüste karşılaştığınız kadın, belki de okulda aynı sırayı paylaştığınız çocuk… O gördüğümüz her haberde bizi endişelendiren, korkutan Sayılar mı, İnsanlar mı?
EN ÖNEMLİSİ BİRLİKTE SES OLMAK
Şiddet ve istismar, sadece mağdurların değil, tüm toplumun sorunudur. Bir kadının yardım çığlığını duymazdan gelmek, şiddet mağduru bir çocuğun bakışlarını görmezden gelmek, sokakta bir hayvana yapılan eziyete kayıtsız kalmak… Bütün bunlar, şiddetin devam etmesine zemin hazırlayan birer sessizlik suçudur. Şiddet ve istismarın ne olduğunu, nasıl tanılanacağını, belirtilerini, mağdura nasıl yasal yardım yapabileceğinizi öğrenin. Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyin. Şiddet mağduru veya istismar mağduru size anlatıyorsa dinleyin, inanın, yardımcı olabileceğinizi söyleyin asla yargılamayın. Yanlarında olduğunuzu hissettirin güvenli bir alana ulaşmalarına yardımcı olun. Şiddete tanık olduğunuzda güvenlik durumunuzu değerlendirerek olayı belgeleyin polise haber verin. En önemlisi tartışmalarda, anlaşmazlıklarda şiddetsiz iletişim tekniklerini kullanın. Kendinizde veya karşınızdaki kişini agresif tavrını normalleştirmeyin. Yasal haklarınızı ve mağdur haklarını öğrenin. Çocukların dijital ortamda güvende olmaları için gerekli önlemleri alın ve onları dinleyin. Özellikle çocuklar ve gençlere karşı tavır ve davranışlarınızla rol model olun.
Unutmayın… Şiddete göz yummak, şiddeti onaylamak demektir. Şiddete ve istismara karşı sessiz kalmak, suça ortak olmak demektir. Şimdi, harekete geçme zamanı.
NetHaber Yazarlarını Okumak İçin Tıklayın