Limon
Batuhan Güldiken Yazdı: Limon

Niye böyle bir yazı yazma gereği duyduğumu anlatayım değerli okurlar. Bildiğiniz üzere limon, hepimizin çorbalarda, yemeklerde, salatalarda ekşi lezzet vermesi için kullandığı, şerbetlerin şekerlenmesini önleyen, keklerin ve tatlıların aroma ve koku sağlayıcısı, hatta saç şekillendirmede anne ve babalarımızın geçmişte mutlaka kullanmış olduğu, yazın sıcağında hepimizin çok sevdiği limonatanın ana maddesi, o güzel meyvedir limon.
Mersin, Adana, Antalya illerimiz başta olmak üzere Akdeniz ve Ege bölgelerimizde yaklaşık 1,5 milyon ton limon üretiyoruz. Bu rakamlarla Meksika, Arjantin ve AB’den sonra üretim anlamında 4. ülkeyiz.
Peki, bu derece önemli limon üreticisi ülkeyken, birçok üründe olduğu gibi neden bu kadar pahalı limon yiyoruz? Sanki binlerce kilometre ötelerden gelen tropik ejder meyvesi yiyoruz arkadaş, ülkemizde yetişen limon pazarlarda 60-70, market ve manavlarda 70-100 TL arasında satılıyor. Her tarım ürününde, her işleyişte olduğu gibi maalesef liyakatsiz ve ülkesini sevmeyen yöneticiler tarafından yönetilmemizin sonucunda bu hale geldik.
Hâlbuki 1930’lu yılların genç Türkiye Cumhuriyeti birçok alanda büyük ve cesur hamleler yaptığı gibi, narenciye atağıyla da muhteşem milli çalışmalar yapmıştı. Nur içinde yatsın Büyük Atatürk ve Cumhuriyetimizi kuranlar. Narenciye çalışmaları Mersin ilimiz başta olmak üzere 1930’lu yıllarda başlatıldı ve büyük başarılar elde edildi.
Biz limon ve portakal vererek fabrikalar kurduk zamanında. Örnek mi verelim? Yakınımızda 2002’de kapatılan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası. Fabrikanın temelleri 25 Ağustos 1935’de atılmış, yapımı 18 ay gibi kısa sürede tamamlanmış, açılışı bizzat Atatürk’ün katılımıyla 9 Ekim 1937’de yapılmıştır. Bina ve makineler dâhil 8 Milyon liraya mal olmuş, Türk-Sovyet ortak yapımı olan fabrikanın makine ve teçhizatının büyük bir kısmı narenciye karşılığında Sovyetler Birliğinden alınmıştır.
Büyük Atatürk’ün kafasındaki sosyal fabrika projesinin ilki olan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, sosyalist ülkeler de dahil dünyada görülmemiş sosyal niteliğe sahip bir fabrikadır.
Fabrikanın 700 kişilik sinema ve tiyatro salonu, halka ve işçilere hitap eden hamamı, basketbol, futbol, atletizm, yüzme ve güreş gibi dallarda faaliyet gösteren bir spor kulübü, tenis kortu, paten pisti, işçi sağlığını koruyacak hastanesi, eczanesi, kreşi ve ilkokulu, 1000 kişilik aile lojmanı 350 kişilik bekar lojmanı, işçileri taşıyan gıdı gıdı adlı treni, işçilerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için kooperatifi, fırını, kantini vardı. Fabrikanın su ihtiyacını karşılamak için bir su santrali, Nazilli halkının ve fabrikanın elektriğini karşılayacak elektrik santrali vardı. Fabrikada balolar yapılıyor, tiyatro ve sinema gösterileri yapılıyor, işçi haklarını korumak üzere işçi ve memur biriktirme sandıkları ile işçi ölüm ve hastalık yardım sandıkları vardı.
Hani kimileri 1930’lu yıllar Türkiye’sini beğenmez ya, fırsat buldukça Cumhuriyete, O’nu kuran Büyük Atatürk ve kurucu iradeye kendince saygısızlık yaptığını sanır, nankörlük yapar ya, o günlerde portakal ve limonla dünyada örnek olacak fabrikalar kuran, işçisinin her türlü YAŞAM hakkını düşünen zihniyetlerden, bugün bir tane limonu 7-8 liraya almamıza hatta alamamamıza sebep olanlara, vatandaşını üç kuruşa tamah eder hale getirenlere karşı yüzümüzü limon sıkarken ekşittiğimiz gibi ekşitiyoruz…
YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLUN